Sitede yer alan tüm yazı, belge ve fotoğraflar “FBBM” Felek Belge Birikim Merkezi’nden alınmıştır. İzinsiz kopyalanması, çoğaltılması ve kullanılması yasaktır. Arşive yazı, fotoğraf ve belge girişleri devam etmektedir.

Yaprak dökümü (Milliyet)

Yaprak dökümü (Milliyet)

Milliyet

Yayın Tarihi: 12.09.1969

Sayfa: 2

YAPRAK DÖKÜMÜ

Türkiye’de «politika» nın çok kötülükleri vardır. Bunlardan başlıcası, aydın zümreyi sarar. Profesörü kürsüsünden, gazeteciyi sütunundan, hekimi kliniğinden, avukatı yazıhanesinden, mühendisi şantiyesinden çekip alır.. Bir devre, iki devre Parlâmentoda kullanır, ya kullanmaz.. Ondan sonra silker atar. Böyle «politika»  müptelâsı olmuş intoxiqué’lerin sayısı hayli yüksektir. Göz önünde oldukları için gazeteciler daha çok göze çarpar. Bunların en acıklı durumu; politikaya yalvar yakar çağırılır.. Neler neler vaad edilir.. Alınır da devre bitti de adamın balı alındı mı, ondan sonra yüzüne bakan olmaz. Bu sefer biçare kendisi partilerin kapı aralıklarında liderle konuşma imkânı arar. Aman kendisini kontenjandan bir yere kayırsınlar diye yalvarır; olmaz. Yahut ümitsiz bir yere koyarlar.. Nihayet politikadan ümidi keser. Kırık dökük eski hayata dönmek ister. Bu kopmuşların tekrar eski yerlerine ve âlemlerine yapışmaları, kaynaşmaları güç olur.

            Bilhassa çok partili serbest seçim devresinde bu «mağdur» lara çok, ondan evvelki tek parti zamanında ise bu «kazâ» lara daha az tesadüf edilmiştir.

            Politika bir esnaflık işidir. Çekirdekten yetişmeli, yeşermelidir. Daldırmalar çok dayanmaz.

*

Şu son seçim yoklamalarından evvel ve sonra ne kadar yaprak döküldü, dikkat ettiniz mi?. Hem de anaç partilerden. Küsen, bezen, cayan, bıkan hattâ kaçan aydınlar oldu. Bunların içinde daha akıllı ve tedbirlileri havayı evvelden sezdi; ne yoklamaya, ne  de kontenjana ümit bağladığı için seçime girmedi. Kısmetini başka işte aramaya başladı. Bâzısı ise önseçime ve ondan sonra kontenjana kadar gitti.. Bâzıları ümitsiz liste sırasında da razı olarak seçim sonunu bekliyor. Kazanamayınca belki de Senato seçimlerini bekleyecek.. Ondan sonra geri dönecek. İşte bunlar politikanın en acınacak mağdurlarıdır.

Bâbıâli politikaya iyi gazetecilerden beş on tanesini kurban vermiştir. Hekimler, hukukçular, profesörler de bu yolda zayiat veren zümrelerdir. Türkiye bundan hiçbir şey kazanmamıştır. Çünkü politika hırsı ve iptilâsı her mesleğin gayret ve şuurunun üstüne çıkar. Gazeteciye gazeteciliğini, profesöre ilim disiplinini, hukukçuya kanun ve hak ruhunu, hekime beşer tabiatını unutturacak kadar baskı yapar.

Tek parti devrinde söylenmiş şirin söz vardır. Adam mebus tâyin edilmiş. Meclise girmiş. Yakınlarından birisi kendisine:

              Artık politika ile uğraşma yok! diye öğüt vermiş.

            Hani politika da bir ahım şahım politika olsa.. İşte gördük.. En büyük sahnesi İnönü ile Bayar’ın Süleyman Beyi devirmek için el ele vermeleri oldu. Yâni çok defa sağlam duyu ve sağ tadın dışında perendeler.. Ne estetik, ne lojik!. Bizde politika bu! Ampirik cambazlık numaraları.. Kırk defa görülmüş şeyler.

            Onun içindir ki, Türkiye’de artık seçim heyecanı diye bir şey kalmadı. Var.. seçime katılanlar, parti teşkilâtında sorumluluk alanlar ve iktidar iddiasında bulunanlar.. Bunlar da 5-10-50 bin kişi. Geri kalan 34 milyon heyecansız seyirci!.. Sebebi malûm. Bir kere her şey önseçimlerde hallediliyor. Sonra insanlar istediklerini seçemiyorlar.. İstemediklerini de seçmek zorunda kalıyorlar. Ondan sonra da siyasi piyasa gitgide bu memleket idaresine el atmasında sayısız faydalar olan elemanları kaçırtacak kadar madrabazlık yeri oldu. Ve daha sonra şu dökülen yapraklara bakıp politika bahçesine rağbet de gitgide azalıyor..

            Ama şaşıyorum: gene de taze, ümitli, bilgili profesörler, hekimler, öğretmenler, askerler bu densiz âleme can atıyorlar..

            Şöyle arkalarından bakıp eli böğründe kalmış meslekdaşlarını, arkadaşlarını, kırgın, kızgın, üzgün politika kurbanlarını, Parlâmento safralarını görseler, bu kadırgada kürek çekmeye böylesine can atmazlar.. Ama insan ne kadar akıllı, ne kadar bilgili olsa, gene de beşerdir.. Şaşar..

*

Adam sarhoş… Gece yarısı klâsik tutamak lâmba direğine sarılmış.. Duruyor.. Bir dostu görmüş:

            — Ne o Ali Bey?. Ne bekliyorsun burada?.

            — Eve gidijiym azizim, eve!

            — Ev şuracıkta.. Gitsene!.

            — Mahalle dönüyor azizim.. Bizim kapı önüme gelince!. Hop içeri…

            Bunların hali böyle.. Ayılıncaya kadar kapıyı önüne gelsin diye bekleyecek.. O vakte kadar da sabah olacak…

B. F.