Sitede yer alan tüm yazı, belge ve fotoğraflar “FBBM” Felek Belge Birikim Merkezi’nden alınmıştır. İzinsiz kopyalanması, çoğaltılması ve kullanılması yasaktır. Arşive yazı, fotoğraf ve belge girişleri devam etmektedir.

30. yaşı bitirirken (Bayram Gazetesi)

30. yaşı bitirirken (Bayram Gazetesi)

Bayram Gazetesi 03.12.1976 Sayfa: 2

Burhan Felek

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı

1948-1952 de ilk defa. 1959’dan bugüne kadar ikinci kez başkanlığını yapmakla övündüğümüz Gazeteciler Cemiyeti, bu sene temmuz ayında 30 yaşını doldurdu. Halen bin kadar üyesi, Basın Sarayı ve hatırı sayılacak gayrimenkulleri, Dispanseri, Plajı ve Cemiyet içinde artarak devam eden sosyal hizmet ve yardımlarıyla memleket içinde ve dışında mühim yer tutmuş bir müessesedir.

*

Üyelerinin desteklemesiyle 20 yıldan fazla bir zaman hasbelkader yönetmiş bir naçiz hâdimi sıfatıyla bu Cemiyetin hal ve âtisi hakkında bazı fikirleri açıklamayı, belki de son bir vazife olarak, yapmak istiyorum.

Türkiye’de Cumhuriyet’ten evvel bir Matbuat-ı Osmaniye Cemiyeti gazetecilerin işleriyle meşgul olan tek dernek olarak Cumhuriyete kadar gelmiş. Cumhuriyet devrinde ise bir kanunla Türk Basın Birliği teşkil edilmiş idi.

*

Bu kurul Baro gibi, hatta daha da resmi, fakat kanuni bir teşekkül olarak şubeleriyle birlikte 1946 Temmuz’una kadar yaşamıştır.

O tarihte merhum Falih Rıfkı Atay ve Refi’ Cevad Ulunay beyler arasında gazeteleriyle başlamış olan oldukça ağır polemik yüzünden Refi’ Cevad Bey, Basın Birliği Başkanı olan Falih Rıfkı Bey aleyhine Basın Birliği içinde şikayette bulunmuş, Falih Rıfkı Bey’i müşkül vaziyete düşüreceği sezilen bu şikayet üzerine hükümet birdenbire Meclis’ten geçirdiği bir madde ile Basın Birliği’ni ilga etmişti.

Bunun üzerine hemen bir araya gelen merhum Sedat Simavi, Said Kesler, Sadun Galip ve halen Cemiyetimiz müessis azası olarak aramızda bulunan Hayri Alpar ile Cihat Baban, bir dilekçeye ilişik tüzükle hükümete müracaat edip Gazeteciler Cemiyeti’ni kurmuşlardır. Bugün 30 yaşını doldurmuş olan bu büyük ve ciddi topluluk işte böyle doğmuştur.

Gazeteciler Cemiyeti, tüzüğü mucibince, Türkiye’nin her yerindeki gazetecileri üye olarak kabul eder. Yani bir mahalli kuruluş değildir. Ancak, bizden sonra Ankara ve İzmir’deki arkadaşlar da birer gazeteciler cemiyeti kurarak mahalli teşekküller oluşturmuşlardır.

Bu doğuş hikâyelerinden sonra gelmek istediğimiz nokta şudur:

Aslında gazeteciler cemiyetleri kamuya yararlı vasfını taşımak şartıyla kanunlarımıza girmiş ve mevcudiyetleri artık yasal sahada kökleşmiş birer müessesedir. Kuruluş maksatları, alenen yardımlaşma ve mesleki dayanışmadan ibaret ise de, Türkiye’de basının kuvvetini ve milli davalarda, yüksek memleket sorunlarını alakadar eden hadiselerde sesini ve durumunu beli etmek gibi zaruri vazifelerde görmektedir. Bu türden davranışlardaki ölçüler tamamıyla şahsi olduğu için halen kamuya yararlı vasfını haiz ve tam manasıyla gazeteciler cemiyeti olarak İzmir, Ankara ve İstanbul’daki teşekküller, bu hususlarda birbirleriyle dayanışamadıkları ve buna da mecbur olmadıkları için ayrı ayrı sesler çıkarmakta ve davranışlar göstermektedirler. Bu hal basının, yayınlarındaki fikir çeşitliliği meziyetinin aksine, basın kuvvetinin ne zaman ve nasıl sesini çıkaracağı hususunda birleşik olmadığı intibaını yaratmaktadır. Bunun en kötü tarafı, okuyucular ve kamuoyu her yerde aynı adı taşıyan bu teşekkülleri birer şube sanmakta ve ondan dolayı durumu bir iç anlaşmazlık şeklinde görmektedirler.

Bu da ister istemez basını temsil vazifesini yüklenmiş olan bu cemiyetleri zor duruma düşürmektedir. Bu düşünceyle 30. yaşını doldurmuş olan en eski gazeteciler cemiyeti olarak, İzmir, Ankara ve daha aynı vasıftaki diğer gazeteciler cemiyetlerine bir müşterek toplantıda önce tüzüklerinin maksat ve vazife kısımlarındaki, sonra basını temsil bâbındaki maddelerini birleştirmelerini, Türkiye’de gazeteciler cemiyetlerinin ifade ve hareketlerinde paralellik teminini lüzumlu mütalaa ettik.

Bu bayram bunu arkadaşlarımıza duyururken, her yerdeki gazeteciler cemiyetlerinin birer şube değil, aynı adı taşıyan müstakil kurullar olduğunu belirtmek istedik.

Tecrübeli arkadaşlar elinde bulunan kardeş, aynı isim veya değişik isim taşıyan, fakat aynı amaçta olan teşekküllerin bu teklifimizi olumlu karşılayacaklarını umarız. Bu teklif sadece yazdığımız maksada dönük bir birleşmeden ibarettir. Bir federasyon kurulması teklifi değildir. Bizce federasyonlar bu mahalli teşekküllerin kuvvetlerini kırmaktan başka bir şeye yaramamaktadırlar. Olsa olsa bu, zaman zaman toplanan bir danışma ve haberleşme kurulu gibi bir bağlanma organına belki ihtiyaç duyuracaktır.

*

Ağız ve işbirliği yapmadıkça gazeteciler cemiyetlerinin etkili olmadığı, hâlâ basın mensuplarının devletten umduğu ve beklediği – telif hakkı, masraf indirilmesi gibi – haklarını elde edememelerinden belli olmuyor mu?

Daha ne bekleyelim?