Sitede yer alan tüm yazı, belge ve fotoğraflar “FBBM” Felek Belge Birikim Merkezi’nden alınmıştır. İzinsiz kopyalanması, çoğaltılması ve kullanılması yasaktır. Arşive yazı, fotoğraf ve belge girişleri devam etmektedir.

Diktatörün keyfi… (Cumhuriyet)

Diktatörün keyfi… (Cumhuriyet)

Cumhuriyet

Yayın Tarihi: 23.11.1965

Sayfa: 3

Hadiseler Arasında FELEK

Diktatörün keyfi…

Beynelmilel politika –küçük büyük- diktatörü neden istemez? Çünkü adamın kendi prestijinden ve iktidarda kalmasından başka tasası yoktur. Dünya bunun için kana boyanmış, hatta kendi memleketi harabolmuş vız gelir. Gene bu endişesini tatmin için yabancı orduların memleketini çiğnemesine, kendi hemşerilerini ezmesine göz yumar. Bunun misallerini şu son ay bol bol gördük.

Eskiden olaydı; insanlık bu olaylardan haber aldığı miktarda teessür duyardı; bugün için böyle değildir. Bugün dünya avuç içine sığacak kadar küçülmüştür. Devlet hudutları artık bir harita çizgisinden ibaret kalmıştır. Devlet istiklâli terkibi artık eski manasını muhafaza edemez olmuştur. Çünkü insan cemiyeti aileden kabileye, kabileden beyliğe, beylikten devlete kadar genişledikten ve ayrıldıktan sonra şimdi tekrar birbirinin içine ve işine karışmağa mecburiyet hissetmeğe başlamıştır. Dünya nimetlerinden istifade telâkkisi de artık bir memleket nimetlerinden istifade telâkkisi gibi sosyalist sath-ı maile düşmüştür.

Bundan sonra ister istemez kömür, petrol gibi enerji cevherleri insanlar arasında taksime tâbi olacaktır. Buna ait istiklâl ve inhisar (tekelcilik) iddialarını dünya reddedecektir.

Gene bundan sonra «her memleket kendi topraklarında hâkimi mutlaktır» sözü çok kullanılmış ve yıpranmış bir propaganda cümlesinden ileri bir mana taşıyamayacaktır. Nasıl taşır ki dünya birbirine girmiş menfaatleriyle, taahhütleriyle bir tek manzume haline gelmiştir. Bunun içinden bir ikisinin falso yapması bütün mekanizmayı durdurur. İşte Mısır. Bir diktatör çıktı.. Neye dayanıyordu?.. Orduya mı?.. Tarihine mi?. Cengâver bir millete mi?. Bir ideolojiye mi?. Hayır.. Hiçbirine.. Sadece bir avuç Yahudi’den korkan otuz milyonluk bir kütlenin bu kompleksine…

Rusların Batılılara, daha doğrusu hürriyet ve demokrasi, insan hakları zümresine karşı kendilerini ve kendi idarecilerini korumak için kurdukları kışkırtma politikasına kendini kaptırdı. Estonya, Letonya, Litvanya’yı, Türkistan’ı, Mançurya’yı, Moğolistan’ı yutmuş, istiklâllerini değil, adlarını bile ortadan kaldırmış, Bulgaristan, Romanya, Lehistan, Macaristan, Arnavutluk ve Şarkî  (Doğu) Almanya’yı da yutmağa karar vermiş bir devden yardımlar istedi.. Silâhlar aldı. Kabardı, kabardı, Avrupa’nın can damarı Süveyş kanalı idaresini zapt etti. İsrail’i de ezmeğe kalkarken Yahudiler daha çevik davrandılar. Nasır’ın askerî haşmetini iki günde perişan ettiler; ama diktatör kendinden başkasını düşünmez.

İngiliz, Fransızların, Kanal işini hal için Mısır’a tecavüz ettiklerini ileri sürerek Kanalı tıkadı.. Sevgili komşumuz Suriye de Irak’tan gelen petrol borularını ve pompalarını tahrip etti. Şimdi Avrupa sıkıntıda. Ama Irak ne âlemde?.. Suriye ne âlemde? Mısır hele Mısır ne âlemde?.. Sefalet ve parasızlık..

Bugün ve birçoklarının elinde bir bayrak olan «istiklâl», diktatörler ve harislerin elinde dünya selâmetini tehlikeye düşüren bir silâh olmuştur. Bugünkü medeniyet, bir anlayış ve yaşayış telâkkisidir (anlayışıdır).. ki bu seviyeye erişememiş olanların onu tahribe, iktidar peyda etmesine müsaade edilmemelidir. İşte son senelerin davası budur. Gelişmemiş milletlere istiklâl vermenin tehlikesi budur. Dünya medeniyet anlayışına ve seviyesine varmadıkça buna müstahak (hak edici) olamaz. Hep karışıklıklar bu yüzden doğuyor. Tabii araya millî gurur falan gibi lâflar da karışıyor.. Bir küçük diktatör çıkıyor, dünyayı tedirgin ediyor; dünya sulhunu tehlikeye düşürüyor..

Bana sorarsanız “İstiklâl” ancak ona lâyık derecede medenî seviyesi yükselmiş olgun milletlerin hakkıdır. Aksi, hem onları, hem dünyayı rahatsız ediyor. Geri kalmış milletlere istiklâl yerine Birleşmiş Milletlerin vesayeti (vasi tayini) altında bir muhtariyet (özerklik) verilmeli. Siyasî ve medenî rüşte (erginliğe) vardıkları zaman bu vesayeti kaldırmalı.. Yoksa binbaşı Nasır’ın keyfi veya öfkesi yüzünden işte dünya böylece rahatını, huzurunu kaybeder.

B. FELEK