Sitede yer alan tüm yazı, belge ve fotoğraflar “FBBM” Felek Belge Birikim Merkezi’nden alınmıştır. İzinsiz kopyalanması, çoğaltılması ve kullanılması yasaktır. Arşive yazı, fotoğraf ve belge girişleri devam etmektedir.

Balkan oyunları ve gazetelerimiz (Tan)

Balkan oyunları ve gazetelerimiz (Tan)

Tan

Yayın Tarihi: 03.10.1935

Felek

(1935 Balkan Oyunları)

Balkan Oyunları ve Gazetelerimiz

Kritik ediyorum diye arkadaşlar yani gazeteciler bana içerliyorlarmış. Onlar içerleyedursunlar. Benim birtakım müşahedelerim oldu ki; gazetecilik hesabına ayıp teşkil eder. Halkı tenvir (aydınlatma) ödevini üstüne almış olanlar bu işi alay eder gibi yapamazlar. Hele görmeden, tetkik etmeden ezbere yazı yazanları tavsif (nitelemek) için söylenecek söz bulunamaz. Bu hareketler ayıbın da üstüne çıkar. Halkı yanlış malûmatla, cahilâne yazılarla oyalamak, bir taraftan gazetelerin kredisinin düşmesine, böylece hepimize bir zarardır. Diğer taraftan da daima iddia ettiğimiz ‘sadıkane hizmet’ prensibinin taban tabana zıddıdır.

29 Eylûlde biten Balkan oyunlarının taa başlangıcından beri, bizim gazetecilerin bu işin tekniğine ve özüne karşı gösterdikleri alakasızlık o kadar açıktır ki; atletler bile bundan müteessir olmuşlardır. Bir tek gazeteci gelip kamplarını görmemiş, antrenmanlarında bulunmamış, kazananların fikirlerini sormamış ve nihayet sadece bu işin çatlağı var mıdır diye cayır cayır yanan bir iki kişi sırasında, bar bar bağırdıktan sonra, disiplin iddialarına tamamen karşı olarak bazı atletlerin şikâyet mektuplarını gazetelerine dercetmişlerdir. Bir gazetenin teknik ve gerçeklik noktasından kontrolü olmazsa böyle vak’alar görülebilir.

Size bunlardan bir ikisini yazacağım:

Binlerle sayılan bir halk önünde Altıncı Balkan oyunları açıldı. Bu açılışta yapılan merasim İnhisarlar Vekili (Tekel Bakanı) Bay Ali Rana’nın Oyunları açan kısa sözlerinden sonra Federasyon Başkanı’nın nutku vardı. Başkası ağzını açmadı. Lâkin ertesi günü İstanbul’un en mühim Akşam gazetelerinden birisi “Türk Atletizm Federasyonu’nun nutkundan sonra bütün Balkan mümessillerinin nutuk söylediklerini„ göğsünü gere gere yazdı. Bundan anladım ki; bu mühim gazetenin bir tek muharriri orada bulunmamış ve daha fenası ertesi günkü sabah gazetelerini bile okumaya lüzum görmeden uydurma merasim haberi yazmıştı. Bunu okuyan ve o merasimde bulunan on binlerce kişi tabiî bu yanlış havadisi okuyup güldüler. Bu gülünçlük durumuna maalesef bir gazeteci sıfatı ile ben de dahilim.

Bir diğer misal:

Oyunların birinci günü yüksek atlama neticelerini yazan en önemli sabah gazetelerinden biri bu yarışın 1,75 metrede berabere kalan müsabıkları arasında yerlerin kur’a çekilerek tayin edildiğini yazmıştı. Bereket ki; bunu Balkanlardan gelenler okuyup anlamadılar. Çünkü değil bir spor muharriri için, hatta alelâde bir gazeteci için bile en basit bir yarış kaidesi olan yüksek atlama nizamını bilmemek ve bunu bilmeden atletik hadiseler hakkında yazı yazmağa kalkmak gerçekten aykırı bir şeydi. Lâkin bunu da yaptılar. Bana onlar içerleyedursunlar. Fakat bu saydığım ehemmiyetsiz gibi görülen devrilmiş çamları nereye saklayacaklar? Artık yavaş yavaş yalnız bildiğimiz şeylere burnumuzu sokmakla iktifa etsek (yetinsek) fena olmayacak.

B. FELEK