Fırtına! (Tan)
Tan
Yayın Tarihi: 13.02.1936
FELEK
Fırtına!
Her fırtına kendinden bahsettirir, çünkü kurbanları vardır. Ve her kurbanı olan fırtınanın yegâne kıymeti budur.
— Havalar iyi gidiyor.. diye tahin helvasının mermer üstüne kuruluşu gibi göbek yaparken, evvelki gece on bire doğru batı karayeli bir gece baskını yaptı. Arkasından kar tipisi İstanbul’u sarstı, alan taran etti. Ne şehirde baca, levha, kiremit; ne Haliçte sandal, mavna, vapur bıraktı. Unkapanı köprüsü bile Azapkapısına olan rabıtasını kırıp Yemiş iskelesine sığındı ve bu fırsattan istifade, artık üstünden bir sürü halk geçmesine razı olmaz idüğünü “yarü ağyara„ gösterdi.
Dahası var, Ayasofya külâhını attı, Nuru Osmaniye kubbesinin kurşununu yırttı ve kışın bir “tedhişci – terreuriste„ gibi geldi damlarımızdan kaldırımlarımıza kadar işgal etti. Penceremden bakarken dün dimdik yürüyen adamları bugün büzülmüş ve ufalmış gördüm. Sırtına kalın palto ve eline bir sopa almasına rağmen küçülmüş gördüm. Ve bir kere daha anladım ki zora kafa tutmakta fayda yoktur. İnsan hayvan ve ağaç zora dayanmıyor, eğiliyor, bükülüyor ve büzülüyor. Böyle yapmaz da Ayasofya minaresi gibi dimdik durursa yel külâhını uçuruyor…
Her fırtınadan bir ders alarak insanlar gemici olurlar.
B. FELEK