Sitede yer alan tüm yazı, belge ve fotoğraflar “FBBM” Felek Belge Birikim Merkezi’nden alınmıştır. İzinsiz kopyalanması, çoğaltılması ve kullanılması yasaktır. Arşive yazı, fotoğraf ve belge girişleri devam etmektedir.

BALTACIOĞLU DA GÖÇTÜ

BALTACIOĞLU DA GÖÇTÜ

Milliyet

Yayın Tarihi: 10.04.1978

Sayfa: 2

BALTACIOĞLU DA GÖÇTÜ

Türkiye’nin bellibaşlı fikir adamlarından biri daha birkaç gün evvel Ankara’da göçtü, yani dünyasını değiştirdi. Bu zat, İsmail Hakkı Baltacıoğlu’dur. Yaşı 90’ın üstündeydi. Hak rahmet eyleye.

*

Ben her akşam bir iki kişinin öldüğünü haber veren televizyona kızıyordum. İsmail Hakkı Bey’in vefatı üzerine, basın âleminde, ilim âleminde bir ses çıkmayınca, televizyona hak verdim, hatta takdir ettim. O da olmasa, bu memleketin yerine göre kıymetleri ölüp gidecek, kimsenin haberi olmayacak ve kimsenin haberi olmamak şöyle dursun —burası daha da mühim— o adamın memlekete ne hizmet ettiğini de kimse bilmeyecek.

*

Ben böyle hallerde bu vazifeyi bu sütunlarda yapmaya çalışırım. Tanıdığım veya hiç tanımadığım kimselerin ölümünden sonra, onun bildiğim kadarıyla kıymetini, hizmetlerini ve özelliklerini yazarak hizmet ettiği bu cemiyetin kendisine olan borcunu ödemeye çalışırım. Ama, bu hiçbir zaman başka medenî memleketlerin bu “hal”lerdeki tutumuna yaklaşamaz. Biz, ne yaşayanın, ne ölenin kıymetini takdir etmesini biliyor, hatta ne de düpedüz kıymet biliyoruz.

Hiç unutmam. Benim, coğrafya hocam İzzet Bey adında 45 sene hocalık etmiş ve talebe yetiştirmiş bir dostum vardı. 90 küsur yaşında öldü. Cenazesinde talebesinden 2 kişi ile evlâtlık edindiği adamın ailesi olarak 7-8 kişi bulunmuştu. Sonra, adını unuttuğum bir kabadayı ölmüştü. Cenaze alayında devlet erkânına kadar… Ne ise, bırakalım da, geçelim diyeceğime.

Aziz dostlarım, hangi çiçeğe veya bitkiye rağbet eder, bakarsan bahçende o yetişir. Âlimlere, fikir adamlarına, kültüre, hatta insanlığa hizmet edenlere rağbet eder, hayatında, sağlığında hürmet gösterirsek, insanlar buna bakıp yetişir, yetiştirilirler.

*

İsmail Hakkı Bey’i Üsküdar’dan tanırdım. Altunizade semtinde komşumuzdu. Zaten kendisi de Altunizade ailesine damat gelmişti. Altunizade gibi Türkiye’nin en havası güzel yerinde yıllarca yaşadıktan sonra belki de derd-i maişetle (geçim derdiyle) Ankara’ya hicret etmişti. Oranın kirli havasına rağmen, 92 yaşına kadar dayandı. İstanbul’da kalsaydı 100’ü bulur, belki de geçerdi. Çünkü İsmail Hakkı Bey yaşlı, fakat aklı başında bir ihtiyardı. İsmail Hakkı Bey terbiyeciydi, fikir adamıydı, bilim adamıydı. Uzun zaman hocalık etmişti. Hatta İstanbul Üniversitesi’nin “ Darülfünûn” olduğu devrinde, oranın Rektörü olmuştu. Bütün hayatında, etrafına bilgi saçmış, fikir yaymış, neşriyat yapmış bir mükemmel adamdı. Son zamanlara kadar “Yeni Adam” adıyla neşrettiği fikir dergisi bilmem hâlâ yayınlıyor muydu?

İsmail Hakkı Bey’in özelliklerinden biri de, aydınlık yüzlü bir zat oluşu, en çetin ve sert münakaşaları güleç yüzle yapabilmesiydi. İsmail Hakkı Baltacıoğlu, bu memlekete sayılmayacak kadar hizmet etmiş, sayılmayacak kadar talebe yetiştirmiş bir kimsedir. İsmail Hakkı Bey, fikrinin sahibi bir kimseydi. Etrafın ne dediğine aldırmadan yolunu çizmek cesaretine sahipti. Fes giyildiği devirlerde, püskülün manasını ve sebebini anlayamadığından, fesi püskülsüz giyerdi. Onun için o devirde, kendisine “ Püskülsüz İsmail Hakkı Bey” derlerdi.

Böyle büyük hizmet ve kıymet sahibi kimseler sessiz sedasız göçüp gidiyorlar ve biz, dışarıya giden, başka memleketlere göçen, “beyin” lerimize kızıyoruz. Dostlarım! Dedelerimiz boşuna mı:

“Marifet iltifata tabidir,

Müşterisiz metâ (ticari ürün) zayidir”

demişler.

Elimiz değerse, böylelerine üniversitede veya bir mektep avlusunda, yahut Millet Meclisi veya bir gazete idarehanesi önünde merasim yapıp Allah’a havale ediyoruz. Ama, bir Yaşar Doğu Güreş Salonu’nun yanında bir Baltacıoğlu Enstitüsü kuramıyoruz. Çünkü pehlivan bizde ilimden daha makbuldür. Ne var ki, âlim yetişmiyor, ama artık pehlivan da yetişmiyor!