Sitede yer alan tüm yazı, belge ve fotoğraflar “FBBM” Felek Belge Birikim Merkezi’nden alınmıştır. İzinsiz kopyalanması, çoğaltılması ve kullanılması yasaktır. Arşive yazı, fotoğraf ve belge girişleri devam etmektedir.

Ben değilim (Milliyet)

Ben değilim (Milliyet)

Milliyet

Yayın Tarihi: 11.11.1973

Sayfa: 2

Pazar Şakası

BEN DEĞİLİM

Şişmanca, esmer, belediye zabıta memuruna benzeyen birisi içeri girdi.

— Selâmünaleyküm! Diye selâm verdi.

Dili Lâza çalıyordu. Recep hafif sesle:

— Hoppala!… Şimdi de kahvecilere mi? dedi… Adam bir sandalyeye oturdu. Kasketini arkaya attı. Nuri de hemşerilik damarı kabardı; ama kendi için de korkuyor. Kim bilir bir ceza falan…

— Merhaba hemşerum! Dedi.

Öteki ağırdan aldı…

— Merhaba… Dedi…

Nuri, bol keseden Recep’e:

— Yap hemşeruma bir çay! Demli olsun ha!…

Ve sordu:

— Sormak ayıp olmasın, nerelisun? Seni gözüm ısırii!…

Adam katı… Hiç yüzü gülmüyor.

— Artvinliyim…

— Öyle mi? … Artvin’de benum emice çocuğumun kaynatası kalır. Hacı Fazul’lar… Biliy misun?…

— Yok… Ben küçük yaşta çıktım…

— Öyle mi?…

Çay geldi. Recep:

— Safa geldiniz… Bir emriniz mi var? Dedi.

Memur kahveye ait bir muamele olmadığını anlatmak için:

— Yok… Seni elâkadar etmez. Birini arıyorum.

Recep nefes aldı. Nuri meraklandı:

— Kimi aradun hemşerum… Kalfa falan mı?…

— Yok… Kalfalığı yok… Dedikten sonra elini göğüs cebine soktu. Bir kâğıt çıkardı. Baktıktan sonra:

— Seyyar satıcı Rami, Rami…

Rahmi hemen yerinden kalktı. Kahveden çıkmaya hazırlanırken Nuri seslendi:

— Rehmi, nereye gideysun? Kal biraz…

Rahmi içerledi… Duymamazlıktan gelmek istedi. Beriki üsteledi…

— Sana söyledim Rehmi… Kal biraz… Bak mamur arkadaş birini sorii!…

Ahmet içerledi…

— Birini arıyorsa sana ne? … El âlemi yolundan alıkoyuyorsun!.. Derken memur pirendi… Rahmi’ye sordu:

— Sen kimsin? … Rahmi işi şirretliğe vurmak istedi:

— Sen kimsin hemşerim?… Vatandaşı yolundan alıkoyuyorsun! [Nuri’ye] Sen beni tanıyor musun?

Memur:

— Ben Rami’yi arıyorum. Senin adın ne?

— Benim adım benim adımdır. Sana ne?…

— Söylesene adını!

Nuri:

— Ne sakliysun! Bunun adı Rehmi’dur.

Ahmet hemen akıl etti:

— Şakanın sırası mı? … [Memura] Efendi kardeşim… Bunun adı Hilmi’dir. Ama [Nuri’yi göstererek] bu onu Rahmi diye çağırır. Alay eder.

Nuri:

— Ehmet… Resmî mamura yalan demesene! [Memura] Kardaşım!… Benim adım Nuri… Ben taşaronum. Bunun adı…

O sırada Konsolos içeri girdi… Herkes ayağa kalkınca memur da ayağa kalktı…

— Bonjur beyler!… Ve Rahmi’ye dönüp:

— Bonjur Hilmi Beyefendi! Deyince Ahmet, memura:

— Duydun mu memur bey? deyince memur, Nuri’ye:

— Resmî memurla alay mı ettin?…

Nuri:

— Yok be hemşerum… Ben hilâf lâf etmem… Bunlar… Diye Konsolosu gösterirken Ahmet:

— Buyurun Konsolos Beyefendi!… Buyurun! Diye yer gösteriyordu… Memur, Konsolosa gösterilen hürmetten etkilendi. Önünü ilikledi ve:

— Nasılsınız beyefendi? Afiyette misiniz? Dedi…

O da:

— Arz-ı Şükran ederim. Zatıâliniz de afiyetesiniz inşallah…  [La sante avan tû] deyince, memur:

— Evet beyefendi!… Ama o avanta bize göre değil! Ben tâkip memuruyum…

Konsolos güldü…

— Kimi takip buyuruyorsunuz?…

Ahmet atıldı.

— Rami diye birini arıyormuş…

— Hilmi Beyefendi ile münasebeti ne?…

— Hiç, Nuri şaka etti de…

Nuri:

— Yok be beyefendi… Bunlar zevzeklik edii. [Memura] Nedur bu seyyarın işi?

— Seyyar dedik ya!…

— Tamam… [Rahmi’yi göstererek] Bunun işi işpor…

Ahmet hemen lâfını kesti:

— İspor yapar… ispor…

Adam şaşaladı.

— Ne gibi?… Rahmi kendini topladı…

— Arkadaşım, ben ofsayt oynarım… Ama sıkı maçlarda liberoluk yaparım… Beni millî takımda reveşato yaptılar… Adamlara nefes aldırmazdım… Sen hiç reveşato oldun mu?

— Olmadım çok şükür… Allah kurtarsın… Biz hamdolsun Müslümanız kardeşim… Vazgeç… Böyle işler bizim gibi Müslümanlara yakışmaz… Bize de müsaade… Demek bu seyyar Rami buralarda…

Ahmet:

— Yok azizim yok! … Ben buraların muhtarıyım… Vatandaş Ahmet derler bana… Aktarlık ederim…

— Maşallah… Hem vatandaşsın, hem de aktarlık ediysun… Allah yardımcın olsun… Bize müsaade diye çıktı. Kapı kapanır kapanmaz Rahmi, Nuri’ye:

— Ulan alacağın olsun… Bak ben senin kaçak inşaatına haber vermezsem nah şu yüze kör bakayım… Derken Nuri aval aval bakıyordu.