Sitede yer alan tüm yazı, belge ve fotoğraflar “FBBM” Felek Belge Birikim Merkezi’nden alınmıştır. İzinsiz kopyalanması, çoğaltılması ve kullanılması yasaktır. Arşive yazı, fotoğraf ve belge girişleri devam etmektedir.

Bu hafta da şişmanlık, zayıflık hakkında (Tan)

Bu hafta da şişmanlık, zayıflık hakkında (Tan)

Tan

Yayın Tarihi: 07.12.1936

Feleğin Konferansları

Bu Hafta da Şişmanlık, Zayıflık Hakkında

Baylar, bayanlar!

 Bir hayli düşündükten sonra sizleri ve hele bayanları alâkadar eder ümidiyle bu hafta şişmanlık ve zayıflık hakkında bir görüşme yapmaya karar verdim.

Efendim, zayıflık ve şişmanlık için dilimizde şöyle bir barem vardır.

Sıska, cılız, balık elinde, toplu, şişman, şişko.

(Seyircilerden bir şişman madama bakıp gülüşmeler.)

Şişman madam. Ermeni şivesiyle:

“— Ne güloorsunuz? Palyaço vardır bunda?..

Kahkahalar

Felek:

— Müsaade edin de sözüme devam edeyim: Şişman, şişko..

Tekrar gülüşmeler. Ermeni madam:

“— Ben kayrik bunda duramam. Beniyle alay edoorlar.

Bir zayıf erkek:

“— Estağfurullah madamcığım.. Senin alay edecek nen var ki?!

Tekrar gülüşmeler.

Felek:

“— Susalım, efendim.

Mahut yaşlı kadın:

“— Bırakın şu adamcağızı da ne halt edecekse etsin!

(Kahkahalar) “Feleğe hitaben„: Aman evlâdım affedersin. Hani ne herze vekillik edecekse diyecektim de.. Halt ediverdim. (Tekrar gülüşmeler).

Felek:

“— On dakikada şunun şurasında söz söyliyecektim. Bir türlü sözümü bitirmiye imkân bulamadım. Bu böyle devam ederse ben lâkırdı edemiyeceğim.

Ermeni madam:

“— Hristos anasının memesini yalarken laf etmişti.

— Gelsin de şimdi burada biz yaşta ağzını açsın bakayım.

Yaşlı kadın:

“ O Hristos da kim oluyor?

“— Hazreti İsa!..

“— Cellecelâle…

Teçvitli bir ses:

“— Zat-ı Kibriya’nın kelimei hürmetini Hazreti Mesih hakkında sarf etmek günahı kebairinden sen bizi muhafaza et, yarabbi!

Yaşlı kadın:

“— Amin oğlum, amma, anlıyamadım duanı.

Sesler:

“— Sus da dinliyelim.

Felek:

“— Baylar, bayanlar.. Son zamanlarda kadınların endamını kaybetmemek için zayıflamıya kalktıklarını ve bu yüzden uzun boyluların fasulya sırığına, kısa boyluların da şamdana döndükleri gözünüzden kaçmamaktadır. Halbuki unutmamalıyız ki; memleket etli canlı, yaza kışa dayanır, güçlü kuvvetli kadınlar istiyor. Zira bir dirhem et, bin ayıp örter.

Genç ve cılız bir kadın:

— Bizim örtülecek ayıbımız yok!

Şişman Ermeni madamı:

“— Aşkolsun mösyö! Kıyak söyledin! Ağzını seveyim! Şamama gibi bir karı…

“— Sus! Ağzını topla! Karı sensin.

“— Neden aleflendin evlâdım? Ben de karıyım, sen de…

“— Sen karısın amma, ben değilim. Sen Türkçe bilmiyorsun galiba, Karı demek..

“— Ben Türkçenin daniskasını bilirim. Irahmetli babam Babıâli’de kâtip idi.

Felek:

“— Hanımlar! Şey, bayanlar! Bırakın çekişmeyi de konferansımı kepaze etmeyin.

Evet! Bir dirhem et, bin ayıp örter. Çocuklarımızın cılız, zayıf, sıska analardan doğmasına razı olamayız. Bir kadının ne faydası olduğunu anlıyamıyorum..

Zayıf kadın,

“— Anlıyamıyor musunuz?.. Anlıyamıyor musunuz? Siz bir budalasınız da ondan anlıyamıyorsunuz. Konferansın başından beri gözünüzü bana dikmişsiniz sıska, cılız, zayıf diye mütemadiyen lâf atmaktasınız. Bir zayıf kadın, şişman kadından daha çeviktir, daha az kumaşla giyinir, tramvayda herkesi rahatsız etmez, oturduğu iskemlelerin kırılma tehlikesi yoktur. Sinemalarda gelip geçerken âlemi tedirgin etmez. Yirmi dört saatte yüz dirhem ekmek, yüz dirhem yemekle doyar.

Bir ses:

“— Dirhem kullanmak yasaktır. Gram deyiniz.

“— Sözümü kesmeyin.. Zayıf kadının eti azdır amma, masrafı az, işgal ettiği yeri az ve teri azdır. Lâkin size (şişman Ermeni madamını göstererek) Nah! Böylesi lazımdır.

Madam:

“— Sus ol! Nah! diye suratıma bağırma! Çuvaldız hanım!

Kahkahalar…

Genç kadın:

“— Ben seninle görüşmiye tenezzül etmem.

Yaşlı kadın:

“— Ayol, burayı kadınlar hamamına çevirdiniz..

Derli toplu bir bayan, Feleğe:

“— Efendim! Biz, uzak yerlerden kalkıp buraya konferans dinlemiye geliyoruz. Halbuki her hafta burada kavgadan başka bir şey işittiğimiz yok.

Felek:

“— Haklısınız amma, efendim, konferansımız bir münakaşalı hasbihaldir. Biz şişman mı, zayıf mı bahsını etüd etmekteyiz. Bu hususta dinleyicilerimin suallerine cevap verebilirsem kendimi bahtiyar addederim.

Cılız bayan, sinirli sinirli:

“Öyleyse müsaade edin de size bir sual sorayım: Bir sandalda şu yaşlı hanım teyze, ben ve şu şişman madam bulunuyoruz, farz edelim..

“— Evet!

“— Deniz sert, sandal su alıyor. Eğer içimizden birini denize atmazsak, sandalın batması muhakkak. Şimdi soruyorum. Üçümüzden hangisini denize atacağız?

Yaşlı kadın:

“— Aman kızım! Ben yüzme bilmem. Gençler yüzmesini daha iyi bilirler.

Şişman madam:

“— Hangisi olacak? Bir sıkımlık canın kalmışsa, seni atar, kurtuluruz.

Felek, şişman madama:

“— Madam, siz yüzme bilir misiniz?

“— Yüzme bilmem amma, Filorya’da kumda oynamışım.

Felek, genç bayana hitaben:

“— Siz yüzme bilir misiniz?

“— Hayır.

“— Öyle ise kur’a çekeriz..,

Tam o sırada Karadeniz lehçesiyle bir erkek:

“— Affedersin ağabey! Şu şişman kokanayı at ki sandal biraz kalkınsın! Yoksa ötekilerin ikisi, onun yerini tutmaz..

Vaveylâlar, kahkahalar arasında Felek:

Baylar, bayanlar!

“— Gerçi sandal da ağır çeker amma, etli bir vücudun meşakkate tahammülü fazla olur. Mesela deve yedi, sekiz gün açlığa dayanır. Ne sayede?.. Hörgücü sayesinde…

Şişman madam:

“— Affedersiniz, ben deve değilim. Komşular monoloğ var, dedilerse geldim. Bir daha gelirsem iki olsun.

Sesler:

 “— Aman madamcığım, gelmemezlik etme! Sonra halimiz ne olur?..

Felek:

“— Zaten mevzuu icap ettiği kadar rezil ettin. Madam da konferansı monoloğ yaptı. Artık devama imkân bulamıyorum. Şimdilik allahaısmarladık…

Güle güle, sesleri arasında şişman madamla zayıf bayan birbirlerine yaklaşırlarken araya girip ayırırlar.

B. FELEK