Sitede yer alan tüm yazı, belge ve fotoğraflar “FBBM” Felek Belge Birikim Merkezi’nden alınmıştır. İzinsiz kopyalanması, çoğaltılması ve kullanılması yasaktır. Arşive yazı, fotoğraf ve belge girişleri devam etmektedir.

Felek (Cumhuriyet)

Felek (Cumhuriyet)

Cumhuriyet

Yayın Tarihi: 24.06.1966

Sayfa: 3

Hadiseler Arasında FELEK

Felek

Kendimizden bahsedeceğiz sanmayın! Buna artık lüzum yok. Ne desek boş! Nasıl tanıldı isek öyle kalmaya mahkûmuz. Bundan sonra ne yapsak hakkımızda bu «âlem» in verdiği hükmü değiştirmek güç ve lüzumsuz. Onun için dememiz o demek değil..

Zaman zaman bana soyadımı neden «Felek» olarak aldığımı sorarlar. Ve gene sorarlar ki «Felek» ne demektir?..

Gene son günlerde taa! Almanya’dan bir mektup aldım. Okuyucum bana der ki: «Arkadaşlar arasında merak ve münakaşa konusu olan «Felek» neye denir. Canlı veya cansız varlık mıdır? Bunun dinimizce anlamı nedir?»

1935 yılında Soyadı Kanunu çıkınca ben de bir soyadı almak zorunda kaldım. O zamana kadar gazetelerde ve dergilerde çıkan bazı yazılarımı «Felek» müstear ismi altında neşretmiştim. Oldukça da tanınmış bir ad olduğundan, bunu soyadı olarak aldım. Kısa idi. Kolay söylenirdi. Manası da müphem olduğundan bir iddiası yoktu. Nüfus dairesine müracaat edip tescilini istediğim zaman, nüfus memuru bu kelime Arapçadır, diye itiraz ettiyse de, müstear isim olarak zaten kullandığımızı, üstelik artık bu kelimenin Arapça, Türkçe diye bir tetkike tahammülü olmadığını anlattık ve tescil ettirdik. Soyadı olarak seçmemin sebep ve şekli budur.

«Felek» kelimesinin ne demek olduğuna gelince: bunun gerçekten Arapçada bir lügat manası vardır ki kâinat dediğimiz gökler ve yıldızların heyeti umumiyesine denir. Hatta Kozmografyanın eski adı Felekiyât idi; ama şark dillerinde ve Türkçede «Felek» bu manadan ziyade kader veya kadere hâkim olan mevhum şahıs olarak kullanılır..

«Felek yâr olmadı bahtı siyaha» mısraı bir türkü parçasıdır.

Felek kelimesi hakkında lügat kitaplarında verilen bilgiler de değişiktir. Ahmet Vefik Paşanın «Lehce-i Osmanî» sinde «Semâ» gökyüzü, her seyyarenin katı – çarkı felek gerdune-i baht (baht arabası) diye yazılır.

«Lûgatı Naci» ye göre: Gök «semâ» eski Kozmografyaya göre felek döner itibar edildiğinden eski şiirlerde o yolda mazmunlar (nükteler) sarf olunmuştur. — Zaman, dehr — ecel.

Şemsettin Sami Beyin «Kamus-u Osmanî» sine göre: Gök, semâ, âsuman, eskilerin itikadınca her bir seyyareye mahsus olarak bir gök tabakası ki dokuz adet olup sekizincisi sabit yıldızlara mahsus olup dokuzuncusu boş ve diğer sekizini sarmış sanılırdı. — Baht, kader.

Ahterî’de: Gök ve semâ gibi, göğün dönmesi, «Kamus-ul Muhit» tercümesinde: yıldızların döndüğü gök demektir. Dönerken dalgalandırdığı büyük suya da denir. Düz sahranın ortasındaki kum tepesine de denir.

Ama bunların en tafsilâtlısını Hüseyin Kâzım Beyin büyük «Türk Lügati» nde buluruz. O da tabii gök ve semâ ve manasiyle başlamış, fakat Türk diline ve şiirine girişteki manasına daha çok ehemmiyet vermiştir. Buna göre «Felek» insanlara ekseri cevr ve ezâ eden bir «kuvvet» tir. Eski şairlerimiz hep bundan şikâyet etmişlerdir. Anlaşılan odur ki şikâyet ettiği insanın, makamın, hatta Tanrının ismini söylemekten çekinenler böyle bir şahsiyet vehmederek bütün olan bitenlerin suçunu ona yüklemeyi uygun bulmuşlar ve hep ona tapınmışlardır.

Arapçanın en mevsuk kaynağı olan Kur’an’da felek ve onda dönen yıldızlar manasına bazan da eflâk olarak cemi’ şeklinde kullanılmıştır. İnsanların kaderi hep yıldızlara bağlı olduğunu düşünmüş veya öğrenmiş olan eski mütefekkirler bu yıldızları döndüren kuvveti, insan talihi üzerinde yegâne «müessir» olarak kabul etmiş veya öyle görünmüş, ona yüklenmiş durmuştur.

Bütün büyük şairlerimiz «Felek» ten şekvacıdırlar. Yavuz Sultan Selim bile:

Merdümü dideme bilmen ne füsun etti Felek..

Giryemi kıldı füzûn eşkimi hûn etti Felek..

diye «Felek» ten şikâyet etmiştir.

            Fuzulî:

            «Dost biperva Felek bîrahm devran bisükûn

            Dert çok, hemdert yok düşmen kavi tali’ zebûn»

demiştir.

Ziya Paşa:

«Pek rengine aldanma Felek eski Felek’tir»

«Zira Felek’in meşrebi nâsâzı dönektir»

diye Felek’e hakaret etmiştir.

            Daha da var… Bunun yanında «Felek» i en yüksek mertebe manasına da kullanan şairler olmuştur.

Bunların hepsinden çıkardığınız mâna ne ise «Felek» o demektir. Üstelik halk dilinde bir de «Kambur Felek» adı vardır ki bunun gök kubbesinin künbed oluşundan kinaye olması çok muhtemeldir.

Bize gelince bunlarla asla alâkadar değiliz. Dediğimiz gibi bu ismi alışta âmil olan düşünce evvelce bunu müstear isim olarak yazılarımızın altına koymuş olduğumuzdan ibarettir. Ne gök ile, ne semâ ile, ne de döneklikle hamdolsun bir ilgimiz ve bir iddiamız da yoktur.

B. FELEK