Sitede yer alan tüm yazı, belge ve fotoğraflar “FBBM” Felek Belge Birikim Merkezi’nden alınmıştır. İzinsiz kopyalanması, çoğaltılması ve kullanılması yasaktır. Arşive yazı, fotoğraf ve belge girişleri devam etmektedir.

KADİR GECESİ

KADİR GECESİ

            “Milliyet

Yayın Tarihi: 22.08.1979

Sayfa: 2

KADİR GECESİ

Senelerdir süregelen bir geleneği bozmamak için bugünkü mübarek günün bildiğimiz kadarıyla kadrini yükseltmeye çalışacağız. Gerçi, üstadımız Abdülbâki Gölpınarlı Beyefendi, Ramazan ve ona ait malûmat-ı diniyeyi vermekte ise de biz süregelen bir ananeyi bozmamak için buna cesaret ettik, özürler dileyerek.

Kadir Gecesi Kur’an-ı Kerim’de de sarahaten bahsedildiği gibi, Kur’an-ı Kerim’in yani Allah kelâmının arş-ı âlâdan sema-yı arza indiği gecedir. Ulu Tanrı Kadir Gecesi için, “Bu gece bin aydan daha hayırlıdır” buyurmakla onun mübarekliğini Müslüman kullarına bildirmiştir. Kur’an-ı Kerim’de —bizim anladığımız kadarıyla — “O gece bin aydan daha hayırlıdır, melekler ve ruhlar sema-yı arza inerler” buyurulmaktadır.

Ayasofya’nın müze haline gelmesinin son Kadir Gecesi’nde ben de orada bulundum. Atatürk’ün emriyle bu muazzam mabette en azından 20 bin kişinin huzurunda Kur’anlar, mevlidler okundu. Hafızlar arasında, hatırımda kalanlardan Hafız Kemal merhumun gür ve güzel sesi kulaklarımda çınlar. O gece orada gördüklerimin hepsini ne hatırlayabilirim, ne de nakline imkân var.

Yalnız halk arasında yayılmış bir inanca göre, Kadir Gecesi, Ayasofya Camii’nin top kandilinin altında edilen duanın kabul edileceğine ve oraya o gece Hızır Aleyhisselâm’ın geleceğine dair bir kanaat vardır. Onun için birçok aileler daha gündüzden tencerelerle yemekleri ve çoluk çocuklarıyla gelirler, iftarı orada eder, top kandilinin altını tutarlardı. Ben ise, son Kadir Gecesi’nde bunları gördüm. Sizi temin ederim, bu muazzam mabette 20 bin kişinin ibadet etmesi, insana Allah korkusunu ve din kuvvetini gösteren ne ulu bir tablo oluyor. Yer yer müezzinlerin sesleriyle çınlayan kubbenin altında öyle bir gece geçirdik ki, değme insana nasip değildir. Ben, bu muazzam din ziyafetini Ayasofya’nın kubbe altındaki tabaka denilen balkon kısmından seyrettiğim için azametini daha iyi kavradım.

Ne yazık ki, o devirde ne televizyon vardı, ne de sinema bugünkü tekâmüle erişmişti. O büyük caminin resimleri alınamadı. Alınan varsa mahdut sahalardan ibaret olmuştu. Bu naklettiğim vak’a Atatürk’ün sağlığı zamanına tesadüf ettiği için hayli eskidir. Şüphesiz bizim gibi o gece Ayasofya’da bulunmuş olanlar da vardır.

Ben bu yazıyla size Kadir Gecesi’nin İslâm dinindeki ulviyetini anlatırken bir de tarihi hadise olan bu Ayasofya’nın son cami oluşunun hikâyesini nakletmek istedim.

Bu yazımızı bitirirken şuraya dikkati çekmek isterim. Ben, Meşrutiyet devrinde ve Birinci Cihan Harbi’nden evvel Evkaf Nezareti’nde (Vakıflar Bakanlığı’nda) meşhur mimar Kemalettin Bey merhumun yanında onun kalem başkâtibiydim. Kemalettin Bey, Evkaf Nezareti’ne bir rapor vererek, Sultanahmet’ten Ramazan ve Bayram günlerinde atılan topların atılmamasını, çünkü bu patlamaların havada yaptığı ihtizaz (titreşim), Ayasofya’nın sakat olan ve zaten tahta bir karkasa bindirilmiş bulunan kubbesini çatlatabileceğini haber vermişti. Ondan sonra oradan top atılmadı.

Bugünkü haliyle zaten mimari bakımından zayıf olan Ayasofya, hâlâ bu sakatlığı yüzünden pek sarsıntıya ve iç ihtizazlara gelmeyen bir abide olarak durmaktadır.

Ramazan-ı Şerifimiz ve Kadir Gecemiz mübarek olsun aziz okurlarım!

Size bir âdetimizden bahsedeyim. Kadri ismindeki dostlarınıza sorunuz, ekserisi Kadir Gecesi doğmuştur. Bu, bizler nezdinde hayırlı ve uğurlu bir doğumdur. Onun için talihli kimselere “Adam Kadir Gecesi doğmuş” der, imrenirler vesselâm!