Sitede yer alan tüm yazı, belge ve fotoğraflar “FBBM” Felek Belge Birikim Merkezi’nden alınmıştır. İzinsiz kopyalanması, çoğaltılması ve kullanılması yasaktır. Arşive yazı, fotoğraf ve belge girişleri devam etmektedir.

«Kandil» nedir? (Cumhuriyet)

«Kandil» nedir? (Cumhuriyet)

Cumhuriyet

Yayın Tarihi: 07.01.1964

Sayfa: 3

Hadiseler Arasında FELEK

«Kandil» nedir?

İslâm dininde ibadetle alâkalı aylar ve günler vardır. Bunlar oruç ayı olan ramazan ve ramazan sonunda gelen Şeker Bayramı ile Hac tarihine tesadüf eden Kurban Bayramı’dır. Hicrî takvimle bunların tarihleri tesbit edilmiştir. Arabî aylarını gösteren takvimlerde yazılıdır. Ramazanın 27’nci gecesi olan Kadir gecesi de Kur’an’ı Kerim’de bahsi geçmesi bakımından bunlardandır.

Bu günler ve geceler dışında Müslümanların ve bilhassa Türklerin kutlaya geldikleri ve “kandil” adını verdikleri dört gece vardır ki; bunlar hakkında şimdi malûmat sahibi olanlar azalmıştır. Eskilerden bile malûmat sahibi olanlar az olduğundan yeni neslin bu hususta bilgi sahibi olmamasını tabii bulurum. Çünkü bu malûmatı veren bir kitap mevcut olmadığı gibi, olsa da okuyup anlamak zor olurdu.

Önce şuradan başlayalım. Kandil demek bildiğiniz gibi içindeki yağı yakarak ışık veren bir nevi lâmbadır. Yakın zamanlara kadar camilerde ve minarelerde kandil yanardı.

İşte bu mübarek gecelerin adı bundan alınmıştır. Çünkü o gecelerde minarelerde kandil yakılması âdet olmuştur.

Bu âdet de pek eski bir şey değildir. Kastamonu’daki okuyucularımdan muhterem Ziya İzyeli’nin bana yazdığına göre «Selânikî» tarihinde (sahife 237) şu malûmat veriliyor:

«Sene 996 (hicrî) rebiyülevvelinde Şevketlî Padişah-ı âlempenah tarafından tezkerei şerife çıkıp on ikinci isneyn (pazartesi) gecesi server-i kâinat aleyhisselâti vesselâm (peygamber) Hazretlerinin dünyaya geldiği gecedir ki tâzim ve ihtiram etmek vaciptir. Mevlidler okunup günehkâr ümmet yanıp yakılıp şefaat talebiyle salâtü selâm ve tesbih ve tehlile iştigal göstersünler. Ve şehri recepte (recep ayında) regaip gecesi ve şabanda berat gecesi minarelerde kanâdil (kandiller) ziyasiyle âlem münevver olmak âdet olsun deyu ferman olundu.»

Demek ki bu buyurultu Üçüncü Murad’a aittir.

Kandil isminin bu tarihten sonra başlamış olduğunu iddia etmek mümkün değilse de İstanbul’da camilerin kandil geceleri donatılması âdetinin bu tarihte başladığını kabul etmek lâzımdır. Bu kandil geceleri, yukarıda da yazdığım gibi İslâm dininde kitap veya sünnet ile tâyin edilmiş sayılı günlerden değildir. Sonradan ibadet ve dua vesilesi olsun diye dini âdetler arasına girmiştir.

Bunlar Türkler nezdinde 4 gecedir. Ve Arabî aylara göre tâyin edilmiş tarihlerde kutlanır. Onun için önce Arabî ayların isimlerini yazmakta fayda vardır. Çünkü bu aylar bin küsur sene Türklerin takvimlerine esas olmuştur.

Arabî veya hicrî dediğimiz sene, kamerî yâni Ay senesidir. Ay’ın Dünya etrafında 12 defa dönmesinden vücut bulan zaman parçasıdır ki, güneş senesinden on gün daha kısadır.

Arabî senenin ayları, 29 veya 20 olmak üzere sıralanır. Bunların başlangıçları eskiden yeni ayın ufukta görülmesiyle tâyin edilirdi. Şimdi riyazî (matematik) hesaplarla daha kat’i şekilde biliniyor.

Arabî ayları şunlardır:

Muharrem, Safer, Rebiülevvel, Rebiülahir, Cemâziyelevvel, Cemaziyelahir, Recep, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkade, Zilhicce.

Kandillere gelince bunların tarih sırasiyle, ilki peygamberimizin doğduğu, rebiülevvelin 12’nci gecesi mevlid kandilidir.

Sonra recebin ilk cuma gecesi Regaip kandilidir ki; peygamberimizin ana rahmine düştüğü gece sayılır.

Üçüncüsü Miraç kandilidir. Yine recebin 27’nci gecesidir, Hazreti Muhammed’in Miraca yükseldiği gecedir.

Nihayet Berat kandili gelir ki şabanın on beşinci gecesidir ve ramazana göre son kandildir. Hazreti Muhammed’e peygamberliğin verildiği gece sayılır.

Nihayet berat kandili gelir ki şabanın on beşinci gecesidir ve ramazana yöre son kandildir. Hazreti Muhammed’e peygamberliğin verildiği gece sayılır.

Son kandil münasebetiyle aldığım bir mektupta bunları belirtmem isteniyor. Okuyucumun da dediği gibi bunları çocuklarımız, babalarına kandil nedir? diye sorarsa cevap verebilsinler diye yazıyorum. Çünkü bunları herhangi bir kitapta okuyup öğrenmek mümkün değildir; halbuki bu kandiller bizim içtimaî bünyemize asırlardan beri girmiş dini âdetlerdir. Bilmez ve öğrenmezsek gelen nesil bizi ayıplar ve bu bilmezlikle türlü hurafelere inanmak durumuna düşeriz.

B. FELEK