Sitede yer alan tüm yazı, belge ve fotoğraflar “FBBM” Felek Belge Birikim Merkezi’nden alınmıştır. İzinsiz kopyalanması, çoğaltılması ve kullanılması yasaktır. Arşive yazı, fotoğraf ve belge girişleri devam etmektedir.

Şu hürriyet! (Cumhuriyet)

Şu hürriyet! (Cumhuriyet)

Cumhuriyet

Yayın Tarihi: 25.04.1960

Sayfa: 3

Hadiseler Arasında FELEK

Şu hürriyet!

Her millet, her fert hürriyet ister; bir asra yakın zamandır bizim de bu hürriyet için yazmadığımız kaside, çekmediğimiz çile kalmadı. Ziya Paşalar, Namık Kemaller hep bunu terennüm ettiler. Daha yeniler de türlü mecazi hasretnameler yazdılar; ama nedendir bilinmez bu hürriyet kaç defa elimize geçmişken hep kaçırır, sonra hasretini çeker, ağlarız.

* * *

Ben ilk hürriyet müjdesini 11 Temmuz 1324 (25 Temmuz 1908) bir cuma günü Anadoluhisarı’nda bir mektep arkadaşımızın yalısında elimize geçmiş bir İstanbul gazetesinin «Tebligat-ı Resmiye» kısmında aldım.

Ondan sonra hayat bir hâvü huy içinde geçti. Hürriyet namına adamlar öldürüldü. Hürriyet namına sürgünler oldu. Hürriyet namına adamlar asıldı ve bu hengâmede hürriyet ortalardan kayboldu. Evet, vardı, vesika ekmeği gibi bir hürriyet. Şimdi burada İkinci Meşrutiyetin birbirini kovalayan haileli hâdiselerini sıralamayacağım. 10 Temmuz inkılâbı (askeri ihtilâl) arkasından 31 mart irtica ihtilâli, arkasından divanı harbler.. as.. kes.. daha sonra İtalya harbi, Balkan harbi.. Birinci Cihan harbi.. bütün bu keşmekeşler arasında «hürriyet» i kim arar.. o bir ahretlik gibi bir köşeye atıldı kaldı. Birinci Cihan harbi (Birinci Dünya Savaşı) bozgunundan sonra İmparatorluk dağıldı, İstiklâl Savaşı başladı. Bu savaş «hürriyet» kuvvetiyle yürütülmüş bir iman savaşı idi. İstiklâl Mücadeleleri tarihini bu bakımdan okumalıyız. Arkadan Cumhuriyetin kuruluşu.. Cumhuriyet inkılâpları.. İkinci Cihan harbinin (İkinci Dünya Savaşı) sisli ve tehlikeli havası.. hürriyet hep bir köşeye büzülmüş, durur. Nihayet 1948 – 1952 arası bu biçare kız biraz güneş gördü. Derken sıhhatinden korktuk.. yavaş yavaş gene köşesine gönderdik.

Tam 52 sene.. dile kolay.. neyiz biz?. Muharrir, mütefekkir.. ben hocalıktan, gazeteciliğe kadar hep fikir kılavuzluğu yapan adamdım. 52 senedir bun «hürriyet» i kovalarım.. hani bir türlü:

— Oooh! Yahu! Şu hürriyet ne iyi şey! diyemedim.

Ama dikkat ediniz.. bizim hürriyetimizi dışarıdan gelip kimse almamıştır.

Biz hürriyeti o kadar severiz ki; onu her birimiz ancak kendimize hasrederiz. Biz hürriyeti yaşamıyoruz, etmiyoruz, onunla ölüyoruz. Serde kıskançlık da var; artık kimseye yüzünü göstermek istemiyoruz.

Kime kimden şikâyet edeyim canım. Balkan devletlerinin hemen hemen hepsini Osmanlı İmparatorluğu’ndan Avrupalılar koparmış, onların istiklâllerini yardımlariyle onlar sağlamış, hürriyet fikirlerini onlar beslemiş, âdeta çıkarıp ellerine vermişlerdir.

Biz ne zaman hürriyeti aldıysak, bir tehlike eşiğinde uyanarak almışızdır. Kendimiz aldığımız için mi, nedendir bir türlü kıymetini, lüzumunu, kuvvetini takdir etmeyiz. En vefakâr hürriyet severlerimiz ilk fırsatta onu «harem» dairesine çeker, kendimize bir «Mülkü müt’a» yapar; bir kere elimize geçmeye görsün.

Vallahi bezdim. 52 senedir hürriyet peşinden koşmaktan, hürriyet istemek, aramaktan bezdim. Sanıyorum ki o da bizden bezdi.. şimdi denecek ki bu hürriyet -demokratik hürriyet- bir terbiye ve hazırlık meselesidir. Ona hazırlanmadan hürriyet elde edilemez, hürriyet tahakkuk edemez, hürriyet verilemez..

Canım, Sultan Hamit de böyle dememiş mi idi? Biz doktorluğu öğreniyoruz, havacılığı öğreniyoruz. Atom fiziğini öğreniyoruz, yüksek matematik öğreniyoruz. Yani ne kadar derin, zor bilgiler varsa öğreniyoruz. İyi âlim, iyi fen adamı, iyi sanatkâr oluyoruz. Ya neden iyi hürriyetperver olamıyoruz?

Çünkü hatamız şu!

Eğer hürriyet, demokratik hürriyet bir milletin ve onu teşkil eden fertlerin hürriyet stajı görmesi, hürriyet terbiyesi alması, ona alışması davası ise, bu antrenman hürriyetsiz yerde yapılamaz.. bu, hürriyetin içinde yapılır.. yüzme, suda öğrenilir.

— Yüzme bilmiyorsun, boğulursun! Çık sudan. Gel karaya, hadi yüzme talimi yap! diyenler de vardır. Dünyada ne fantezistler var..

İşte bizim hürriyet davası, bu yanlış iddianın kurbanı olmuştur. Ben 52 sene uğraştım.. benden sonra gelenler de daha 52 sene uğraşabilirler. Yüzme öğrenmek isteyeni suya atmadıkça yüzme öğrenilmez. Hür yaşamak isteyenleri hürriyete atmadıkça hürriyet terbiyesi alamazlar. Uzun lâfın kısası budur.

B. FELEK