Sitede yer alan tüm yazı, belge ve fotoğraflar “FBBM” Felek Belge Birikim Merkezi’nden alınmıştır. İzinsiz kopyalanması, çoğaltılması ve kullanılması yasaktır. Arşive yazı, fotoğraf ve belge girişleri devam etmektedir.

MÜNİR NURETTİN’İ KAYBETTİK

MÜNİR NURETTİN’İ KAYBETTİK

Milliyet

Yayın Tarihi: 01.05.1981

Sayfa: 2

MÜNİR NURETTİN’İ KAYBETTİK

Gerçi bu beylik başlığı birçok defalar burada kullanmaya mecbur oluyoruz ama, her defasında aynı kelimeler, aynı mânayı ifade etmiyor, bu sefer olduğu gibi.

Bugün, gerçekten büyük bir kayıp karşısında elem duymaktayız.

Cenab-ı Hakkın lütfu ile bazıları uzun yaşarlar, ne var ki her nimetin bir zahmeti mutlaka vardır. Bu uzun yaşayanlar da birçok dostlarının arkasından ağlamakla bunun kefaletini öderler.

Hangisi kârlıdır? Karıştırmayalım. Münir Nurettin’in vefatını öğrenince, Ziya Paşa’nın şu kıtasını hatırladım:

Yarab! Ne eksilirdi derya-yı izzetinden

Peymâne-i vücuda zehrâb dolmasaydı

Azade-ser olurdu asib-i berd ü gamdan

Ya dehre gelmeseydim ya aklım olmasaydı!

Yaşamak başlı başına belki bir zevk, bir saadet, fakat ömrün yaprakları arasındaki acılar, insanda neler bırakıyor. Bunu herkes hisseder, ancak Ziya Paşa gibi şairler dile getirebiliyorlar.

Alaturka dediğimiz ve şimdiki adı Türk Sanat Musikisi olan müzik türünün oldum olası divan şiiri ile sıkı alâkası vardır. Ve onun içindir ki, Yahya Kemal gibi yerine göre Kanuni devrinin yani Osmanlı İmparatorluğu’nun azamet devrinin büyük şairi Bâkîy’i meselâ meşhur:

Ferman-ı aşka can iledir inkıyadımız

Matlah’lı gazelini taştir’inde (bir beyitin iki mısraı arasına üç mısra sokarak beşli hale getirmek) yer yer Bâki’yi geçtiği olmuştur. İşte Münir Nurettin ve Yahya Kemal bu tarafları ile hep beraber yaşamışlar, beraber hissetmişler, her biri kendi dili ile yüksek duygularını ve sanat yankılarını kendilerince dillendirmiş, seslendirmişlerdir.

Münir Nurettin acaba Üçüncü Selim, Hamamizâde, Sadullah ağaların devrinde yaşasaydı, ne olurdu diye kendi kendime düşünmüş ve Münir’in hayranlarından kendisi de musıkinaş olan Necmi Rıza Bey dostuma bunu sormuşumdur. Necmi bana:

— Vallahi abi, ne olurdu bilmem ama böyle bir sesi, böyle bir Allah vergisi, emsalsiz hançereyi, dinleyemedikleri için çok şey kaybetmiş olurlardı cevabını vermişti.

Münir Nurettin, gençliğinde Üsküdarlı Ziya Bey gibi, büyük hocalardan çok istifade ettiğini söylermiş.

Uzun zaman kendisi de hocalık ettiği için, talebelerine o büyük hocalarından aldığı feyzi vermeyi herhalde ihmal etmemiştir. Sağlığında yetiştirdiği birkaç kıymetli büyük ses sanatkârı hâlâ kulaklarımızı ve zevkimizi okşamaktadır.

Cenab-ı Hak, Münir Nurettin yattıkça arkada bıraktığı çıraklarına ve sanat arkadaşlarına uzun ömürler versin.

Bildiğimiz kadarı ile Münir Nurettin’in sanat âlemindeki en büyük sevabı sanatı birçoklarının yaptığı gibi gazino ve barların günahkâr zevkine feda etmemiş olmasıdır. Elbette ona da kimbilir ne büyük paralar teklif edildiyse de o bunu kabul etmemiştir. Onun sanat büyüklüklerinin bir şahikası da bu olmuş ve o daima kendisini bu dumanlı zevk dünyasının dışında ve üstünde tutmayı bilmiştir.

Münir Nurettin şimdi cennet-i âlâ’da Yahya Kemal’i bulacak ve Yunus Emre’nin İlâhilerinden başka, belki de Kalamış nağmelerini cennetliklere, Yahya Kemal’in şiirleri ve kendinin emsalsiz sesi ile dinleteceklerdir. Büyük sanatkârlar şüphesiz Allah’ın rahmetine nail olan sevgili kullarıdır.