Sitede yer alan tüm yazı, belge ve fotoğraflar “FBBM” Felek Belge Birikim Merkezi’nden alınmıştır. İzinsiz kopyalanması, çoğaltılması ve kullanılması yasaktır. Arşive yazı, fotoğraf ve belge girişleri devam etmektedir.

Parlamento dili.. (Cumhuriyet)

Parlamento dili.. (Cumhuriyet)

Cumhuriyet

Yayın Tarihi: 04.06.1949

Sayfa: 3

Hadiseler Arasında FELEK

Parlamento dili..

Sanırım, bundan evvel bir kere daha bu mevzua ilişmiştim.

Mecliste, Millet Meclisi’nde demek istiyorum, bir kısım mebuslar uluorta konuşuyorlar. Bu uluortadan maksadım, kır kahvesinde konuşur gibi, her türlü Meclis âdâbından kendilerini kayıtsız sanarak konuşuyorlar. Bu konuşmalar, gazetelerde çıkıyor. Halk arasında fena tesirler yapıyor. Bu bir şey değil, hepimize numune oluyor. Fırsat buldukça, gençler kaba konuşuyor diye sitem ediyoruz. İki gün evvelki Millet Meclisi müzakerelerinden bir muhavere (iki kişi arasındaki karşılıklı konuşma) gözüme ilişti. Bir milletvekili diğerinin sözlerine,

— Yalan! demiş. O da:

— Yalancı babandır, mukabelesinde bulunmuş.

Böyle konuşulmaz. Gerçi memlekette artık söz hürriyeti vardır. Herkes istediğini söyler ama her aklına, hatta ağzına geleni söyleyemez. Orası, memleketin yüksek menfaatleri ve yüksek politikası görüşülen en yüksek Meclistir. Orada konuşanlar her şeyden evvel memleketi temsil eden bu Meclis’in manevî şahsiyetine hürmet göstermeye mecburdurlar. Aralarında, koridorda, kahvede, evde, sokakta nasıl isterse konuşabilirler, lâkin parlamentoda böyle konuşamazlar.

Söz hürriyeti, hele milletvekillerinin sözleri kanunî olmayan, fakat ondan da kuvvetli bir takım kayıtlara bağlıdır. Her şeyden evvel bu zatların birer siyasî hatip olduklarını ve sözleriyle, edalarıyla bütün millete numune verdiklerini unutmamaları lâzımdır.

Sokakta birbirine yalancı diyenlerin de konuşabilecekleri en itinasız tarz bundan başka nedir?.

İnsanlar yalan söyleyebilirler. Hücum edilecek, tenkit edilecek şey harekettir, insan değildir. Yalan sözü söylenmeden de bir adama doğru konuşmadığı söylenebilir.

Vaktiyle İngiliz parlamentosunda mebuslar birbirlerine:

— Kabaramazsın kel Fatma, annen güzel sen çirkin! tarzında sözler söylerler, nisbet verirlermiş. Bunları İngiltere’de yapılmış tarihî filmlerde görüyoruz. Bugün İngiliz parlamentosu konuşma nezaketi bakımından dünyanın en yüksek parlamentosudur. Her hatip, muarızına (ona karşı çıkanına):

— Pek muhterem mebus! Diye hitab eder. Bu, onların birbirlerini tenkit, fikirlerini cerh etmelerine (çürütmelerine) asla mâni teşkil etmez. Haşin konuşmalar, fikirleri kaçırır.

Şimdi size küçük bir tekrar yapacağım. Yozgat seçimi dolayısıyla birbirlerine «yalancı ve babandır» diye hitab eden iki milletvekilini parlamentoya yakışır şekilde konuşturuyorum:

— Zannediyorum ki; bu iddia hakikate uygun değildir.

— Hakikate uygun olmayan sizin iddianızdır. Ben sözlerimi ispat edebilirim.

Bu, böyle de konuşulabilirdi; eğer milletvekilleri içinde bulundukları Meclis’in kendilerinden istediği münakaşa âdabını hatırlamış olsalardı…

Bu yazımı okudukları zaman muhaverenin iki tarafı da bana kızacaklar, belki de ağızlarına geleni söyleyeceklerdir.

Biz, onları o sözlerinden dolayı ayıplarken bu mukabeleyi de göze almış bulunuyoruz, bir memleket namına, bir parti namına Türkiye Büyük Meclisi’nde konuşanlar kantarın topunu kaçırınca yaptıkları hatayı açıkça tenkit etmekten çekinmeyiz.” İmam mevkiinde” bulunanlar, cemaatin, en küçük hareketlerine kadar kendilerini taklit etmekte olduğunu unutmamalıdırlar.

B. FELEK