Sitede yer alan tüm yazı, belge ve fotoğraflar “FBBM” Felek Belge Birikim Merkezi’nden alınmıştır. İzinsiz kopyalanması, çoğaltılması ve kullanılması yasaktır. Arşive yazı, fotoğraf ve belge girişleri devam etmektedir.

Zavallı Naşid

Zavallı Naşid

Cumhuriyet

Yayın Tarihi: 27.04.1943

Sayfa: 3

Hadiseler Arasında FELEK

Zavallı Naşid

Kim derdi ki; daha ilk gördüğüm andan itibaren sanatına, zevkine, zekâsına hayran olduğum Naşid’in ölümüne mersiyeyi de ben yazacaktım.

Evet! Biçareyi kaybettik ve onunla son devrin en büyük Türk artistlerinden birini kaybettik. Naşid Muzikai Hümayun ismi verilen Saray konservatuvarının en değerli ve en genç sanatkârı olarak Meşrutiyet ilânı ile birlikte «şehir» e çıkmıştı. Onu daha gençliğinin ilk ateşi ve sanatının ilk filizlenmesi sıralarında gördüm. Müşterek dostlarımız vasıtası ile onu ve arkadaşlarını tanıdığım zaman merhumun yüksek seviyesini hemen ölçtüm. Bu benim için olduğu kadar zaten herkes için de kolay bir işti. Çünkü Naşid nerede olsa yanındakilerin üstüne çıkan bir kudret ve kıymet gösterirdi.

En nankör rollerden en güç taklidlere kadar hepsini büyük bir kolaylıkla adeta ibda eden Naşid’in başlıca hasletlerinden biri «müşahede» kuvveti idi ve ancak o vasıta iledir ki; şahıs olsun, şive ve şemail olsun hepsini büyük bir isabetle taklid ederdi.

Naşid yalnız bir alaturka komik değil; icabında en kuvvetli bir Clown yani cambazhane komiği de olabildiğini Cambazbaşı Rıza Beyle yaptığı bir çok «temaşa» hareketlerinde göstermişti.

Naşid bu san’ata hayatını kazanmak için değil sırf zevki için, sahneye olan sevdasından dolayı sülük etmiş iken türlü inkılâbat onu nihayet «sahne esnafı» arasına sokmuştu. Lâkin ona ne zaman raslasam ilk tanıdığım sıralardaki heveskâr Naşidin şakaları ve nüktelerile karşılaşır, tesadüfümden aldığım zevkle günlerce avunurdum.

Naşid’i kaybetmekle; adedleri yavaş yavaş parmak ucunda sayılabilecek kadar azalan ortaoyunu ve tulûat artistlerinden yerine konmaz bir eleman zayi ediyoruz. Başka yerlerde dar ve basit bir sahne san’atı olan; fakat bizdeki kıymeti Şehir Tiyatrosunun teklidli eserlerine halkın gösterdiği rağbetle meydana çıkan ve zaten dilimizin hususiyeti bakımından gerçekten ehemmiyetli bir iş olan «taklid» konservatuvarımızda talebeye öğretilmeye değer bir şube sayılır da, bu müstaid milletin sanatkâr efradı arasından bazı «Naşid» ler yetişmesine yol açılırsa, belki onun yerini doldurma imkânı hasıl olur.

Naşid’in zıyaından duyduğumuz büyük elemi ancak bu uzak ümid biraz sindirebilecektir.

B. FELEK